Dünyanın en büyük şirketi verilerini su altında saklıyor! İşte nedeni…
Günümüzde tüm teknolojik veriler bulut üzerinde depolanıyor. Bulut tabanlı olan hizmetlere karşı güven ve talep böylesine yüksekken Microsoft yetkilileri, veri merkezlerini okyanusun dibine taşımaya karar verdi. “Veriler su altında depolanır mı?” demeyin, depolandı bile! İşte tıkır tıkır işleyen planın detayları.
Geçmişten günümüze üretilmiş ve her yeni modelinde daha farklı özellikleriyle bizlere sunulan elektronik aletleri düşünün. Telefondan dizüstü bilgisayara pek çok elektronik cihaz özenle bakım gerektirir. Her ne kadar birçok elektronik aletin suya dayanıklı modelleri üretilmiş olsa da bizler yine de elektronik ürünlerimiz sudan uzak olsun isteriz.
Su ile herhangi bir temasında da elimiz ayağımıza dolaşır, bir daha asla çalışmayacağı kaygısıyla kasıp kavruluruz. Dahası pirince yatırır, saç kurutma makinesiyle tüm suyu kurutmak isteriz. Küçücük bir elektronik aleti suya düşmesin diye gözümüzden sakınırken dev teknoloji şirketi Microsoft bakın ne yaptı! İşte bilinen tüm doğruları tek bir hamlede silen Microsoft’un büyük projesi.
BU PROJE İLK KİMİN AKLINA GELDİ?
4 Nisan 1975 yılında Paul Allen ve Bill Gates tarafından ABD’de kurulan ‘Microsoft Corporation’ günümüzde bir teknoloji devi haline gelmiş çok uluslu bir şirket. Bilgisayar yazılımları, elektronik cihazlar, kişisel bilgisayarlar ve bilişim hizmetleri geliştiren, üreten Microsoft programları lisanslayıp satıyor.
Bugün hem iş hem okul hem de özel işlerimizi bilgisayar ortamında kolaylıkla çözebilmemizi sağlayan bir hizmet sunuyor. Bilgileri güvenli bir şekilde veri tabanında tutan Microsoft dönem dönem büyük projeleriyle duyanları hayrete düşürüp, ‘Bunu da mı yaptınız?’ dedirtebiliyor. ‘Natick Projesi’ (Project Natick)’de bunlardan biri. Peki nedir bu Natick Projesi?
Her şey 2014 yılında Microsoft’un ‘Think Week’ etkinliğinde ortaya bir fikrin atılmasıyla başladı. Bu fikir aslında kıyı ülkelerine hızlı bulut hizmeti sağlamak ve dahası enerji tasarrufu sağlamak amacıyla üretilmişti. Yenilenebilir okyanus enerjisiyle çalışan bir su altı veri merkezi inşa etmeyi öneren çalışanlar Sean James ve Todd Rawlings tarafından ortaya atılan bu fikir oldukça beğenildi ve üzerine çalışmalar başlatıldı. Projedeki araştırmacılar, okyanusun tabanında düşük nemli nitrojen ortamına soğuk, sabit sıcaklıklara sahip kapalı bir konteynerin sunucuları daha iyi koruyacağını ve güvenilirliği artıracağını öne sürdü.
Derken tam 4 yıl sonra ‘Natick’ adı verilen projenin ilk testi için beklenen gün geldi çattı. 2018 baharında, İskoçya kıyısının hemen açıklarındaki Orkney Adaları’nda, deniz seviyesinin 30 metre altında, tamamen bağlantılı ve güvenli bir veri merkezi kurdular. Kapsül, tasarlandıktan ve kurulduktan sonra yavaşça deniz tabanına indirildi. Hedef 2020 yılına kadar dokunulmadan bırakmaktı.
‘Natick Northern Isles’ olarak adlandırdıkları veri merkezi, 864 sunucu ve 27.6 petabayt depolama kapasitesi ile yüz binlerce yüksek uç tüketici sınıfı bilgisayarın hesaplama gücüne eşdeğer olarak tasarlandı.
VERİ MERKEZİNİ SU ALTINA TAŞIDILAR
2020 yılının başlarında deney kesintisiz olarak tamamlandı. Natick projesi ekibi, bir veri merkezini su altına yerleştirmenin, bulut teknolojisini okyanusa gömerek kıyı bölgelerine getirmenin gerçekten daha sürdürülebilir ve verimli bir yolu olduğunu gördü. Bu projeyle veri merkezinin okyanus altında da iyi yanıt verebildiğini kanıtlamış oldu.
Gelelim batırıldıktan 2 yıl sonra su yüzeyine çıkarılan Natick Northern Isles veri merkezinin akıbetine. Kapsülün içine yerleştirilen 864 sunucudan yalnızca 8 tanesinin arızalandığı görüldü. Yalnızca 8 sunucunun arızalanması bir başarısızlık değil büyük bir başarı olarak yorumlandı. Çünkü karadaki veri merkezlerine kıyasla, okyanusun derinlerindeki veri merkezindeki arıza sadece sekizde biri anlamına geliyordu.
Yetkililer yalnızca 8 veri sunucusunun arızalanmasını geri kalan tüm sunucuların düzgün bir şekilde işlemesinin iki nedeni olduğunu tespit etti. İki nedenden ilki okyanusun derinlerinde olan kapsülün sürekli olarak serin bir ortamda bulunmasıydı. İkinci faktör ise içi azotla doldurulmuş kapsülün bileşenlerin korozyona (metal veya metal alaşımlarının oksitlenme veya diğer kimyasal etkilerle aşınma durumu) karşı daha dirençli olmasıydı.
‘Project Natick’ üzerine yapılan araştırma, Microsoft’un gelecekteki çalışmalarına, özellikle de Microsoft Azure bulut hizmetlerini güçlendirebilecek daha sürdürülebilir veri merkezlerinin çalıştırılmasına ilişkin katkı sağlıyor.
İlk denemede başarılı olan Microsoft, 2030 yılına kadar karbon negatif bir şirket olmalı hedeflerken, tüm Azure bulut hizmetlerini okyanusun derinlerine taşımayı düşünüyor. Ekipler, 2030 yılında tamamlanmasını hayal ettikleri bu projeleri için var gücüyle çalışıyor.